Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Mahalli idareler seçimlerinden yeni çıktık. Adaylar ve partiler daha seçim yorgunluğunu üzerlerinden atamadılar. Belki birçokları seçimden başarısız çıkmanın şokunu yaşarken birçoğu da zafer sarhoşluğu içersinde bulunuyor. 1 Ocakta başlayan seçim dönemi 29 Mart Pazar günü yapılan seçimlerle sona ererken arkasında birçok soru işaretleri bıraktı. Sınıfta yakılan, çöplükte bulunduğu söylenen oy pusulaları ve geçersiz sayılan milyonlarca oy yanında kanunen çöpe atılan, silinen ve yok farz edilen oyları kimse gündeme getirmiyor.
Bilindiği gibi mahalli idareler seçimlerini düzenleyen kanun 1984 yılında çıkarılan 2972 sayılı Mahalli İdareler Seçim Yasasıdır. Bu yasa partilerin ve bağımsız adayların nasıl aday göstereceklerini, nasıl seçileceklerini ve seçimlerin nasıl düzenleneceğini gösteren çok da eski olmayan bir yasadır. Yasanın bazı maddelerinde sonraki tarihlerde bazı değişiklikler yapılmışsa da seçim sonuçlarını tespit ve tayin eden 23. maddesinin sadece kontenjan üyelerinin bölme işlemine tabi olmadığına dair düzenleme ve Büyükşehir belediyelerine nasıl üye verileceğine dair kısmında bir değişiklik yapılmıştır. Madde metni “Bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oy toplamının onda birine tekabül eden sayı, bütün partilerin ve bağımsız adayların aldıkları oy sayısından ayrı ayrı çıkarılır. Bu çıkarmadan sonra geriye oyu kalmayan siyasi partiler ve bağımsız adaylar üye tahsisinde hesaba katılmaz.
Yapılan çıkarmadan sonra geriye oyu kalan siyasi partilerin ve bağımsız adayların isimleri alt alta, kalan oyları da hizalarına yazılır. Bu sayılar önce bire, sonra ikiye, sonra üçe ... şeklinde devam edilmek suretiyle o seçim çevresinin çıkaracağı asıl üye sayısına ulaşıncaya kadar bölünür. Elde edilen paylar, siyasi parti ayırımı yapılmaksızın, en büyükten en küçüğe doğru sıralanır Belediye ve il genel meclisi üye tamsayısı kadar üyelikler, bu payların sahibi olan siyasi partilere ve bağımsız adaylara, sayıların büyüklük sırasına göre tahsis olunur.
Son kalan asıl üyelikler için birbirine eşit rakamlar bulunduğu takdirde bunlar, aralarında ad çekmek suretiyle, tahsis yapılır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemede de açıkça görüleceği gibi belde çapında %10 barajı vardır. Belediye meclis üyelikleri bu barajı aşan partiler ve bağımsız adaylar arasında paylaştırılmaktadır. Bu paylaşımda göze çarpan en önemli husus ise barajı aşan partilerin ve bağımsız adayların aldıkları %10 oyun silinmesidir. Evet, yanlış okumadınız alınan %10 oy silinmekte ve üyelikler kalan artık oylara dağıtılmaktadır. Bunu sonucu ortaya çıkan sonuç ise milli irade açısından çok vahim bir tablodur. Bu sistem insanların verdikleri oyların çöpe atılması ile eşdeğer bir uygulamadır. Bu sistemde bağımsız adayın meclis üyeliğine seçilmesi ise neredeyse imkânsızdır. Anayasamızın 67.maddesi seçimlerde temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkesini öne sürerek bir takım yasal düzenlemelerin yapılmasını öngörmüşse de herhalde oyların çöpe atılmasını ve yok sayılmasını istememiştir.
Milletvekili seçimini düzenleyen 2839 sayılı kanun ülke çapında %10 baraj öngörerek yönetimde istikrarı öne çıkarmıştır. Buna karşılık Türkiye Milletvekilliğini düzenleyerek temsilde adalet öngörmüşse de Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi iptal etmiştir. Kanunun 33.maddesinde “Genel seçimlerde ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde, geçerli oyların % 10'unu geçmeyen partiler milletvekili çıkaramazlar. Bir siyasi parti listesinde yer almış bağımsız adayların seçilebilmesi de listesinde yer aldığı siyasi partinin ülke genelinde ve ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde yüzde onluk barajı aşması ile mümkündür” denilmektedir. Yine aynı kanunun 34.maddesi “Seçime katılmış siyasi partilerin ve bağımsız adayların adları alt alta ve aldıkları geçerli oy sayıları da hizalarına yazılır. Siyasi partilerin oy sayıları, önce bire, sonra ikiye, sonra üçe.... ila o çevrenin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar bölünür. Elde edilen paylar ile bağımsız adayların aldıkları oylar ayrım yapılmaksızın en büyükten en küçüğe doğru sıralanır. Seçim çevresinden çıkacak milletvekili sayısı kadar bu payların sahibi olan partilere ve bağımsız adaylara rakamların büyüklük sırasına göre milletvekili tahsis olunur.
Son kalan milletvekilliği için birbirine eşit rakamlar bulunduğu takdirde, bunlar arasında ad çekilmek suretiyle tahsis yapılır” şeklinde düzenlenmiştir. Mahalli idareler seçim kanununa göre daha adil bir sistem olarak düzenlenen bu kanun mahalli idareler seçiminde de uygulanmalıdır.
Şimdi söylediklerimizi bir örnekle açıklarsak durum daha iyi anlaşılacaktır. 2009 seçimlerinde Gaziosmanpaşa’da geçerli oyların 243.600, %10 barajı ise 24.360’dır. AKP 107.000, CHP 53.800 ve Saadet Partisi de 27.000 oy alarak ilçe çapında uygulanan %10 barajını geçmişlerdir. Buna göre meclis üyeliklerinin paylaşımında AKP 24 artı 4 kontenjan, CHP 9 meclis üyeliği alırken Saadet Partisi bir tane bile meclis üyesi çıkaramamıştır. Bu mahalli idareler seçimi değil de milletvekilliği seçimi olsaydı ve Gaziosmanpaşa 5 milletvekili çıkaracak olsaydı dağılım AKP 3, CHP 1, Saadet Partisi 1 milletvekili çıkaracaktı. Burada daha çarpıcı olan bir başka husus ise milletvekili seçim kanunu, mahalli idareler seçiminde uygulansaydı meclis üyelikleri AKP 19 artı 4 kontenjan, CHP 10 ve Saadet Partisi 4 meclis üyesi çıkarabilecekti.
Milletvekili seçimi sistemini böyle düzenleyen irade neden mahalli idareler seçimini böyle düzenlemek ihtiyacı hissetmiştir? Bu düzenlemenin behemehal düzeltilmesi ve temsilde adaletin sağlanması gerekmektedir. Yönetimde istikrar için zaten kontenjan üyeliği ve %10 barajı vardır. Verilen oyların çöpe gitmemesinin garantisi de bu düzenleme olmalıdır.