Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Son günlerde bazı Sivil Toplum Kuruluşları gazetelere verdiği ilanlarla güncel siyasete açık açık bulaştıklarını gösteriyorlar. Bu kuruluşların bu ilanları niçin verdiği, hangi karar mekanizmalarında nasıl karar aldıkları üyeleri tarafından da anlaşılmıyor. Gündelik siyasete bu kadar bulaşan kuruluşların ne kadar sivil olduğu ise merak ediliyor.
Bilindiği gibi yıllardır TMMOB, TEB, TBB ve TTB gibi kuruluşlar ile TÜRMOB’un aktif olarak sol partilere destek olduğu kamuoyunun yabancısı değildi. Bu kuruluşların Sivil Toplum Kuruluşu olmaktan ziyade yarı resmi kamu kurumu olmaları ve düzenin yandaşı olması hiç de bilinmeyen bir şey değil. Ancak son yıllarda sağcı ve muhafazakar kesimde gelişen sivil toplum kuruluşu denebilecek bazı kuruluşların devletin insan haklarına yönelik baskıcı tutumlarına karşı dik duruşu toplumun değişik katmanlarında kabul görmüş; bu da onları yavaş yavaş Sivil Toplum Kuruluşu niteliğine büründürmüştü.
ÖNDER, Ensar Vakfı, Birlik Vakfı, MAZLUMDER, İHH ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı gibi kuruluşlar bu dönemde çok büyük işlevler görmüşler, muhafazakar kesimin sözcülüğünü yaparak bu konuda herkesin takdirini kazanmışlardır. Ancak devletin baskısının kısmen azaldığının kabul edildiği bu dönemde bazıları kendilerini güncel siyasetin dalgalı sularına bırakmakta beis görmemişlerdir. Bunun iyiye işaret ettiğini söylemek hiç te kolay değildir.
Mazlumder Genel Başkanı Ayhan Bilgen, bütün bir camiayı bühtan altında bırakarak “Özgür Gündem Yazarı ve Mazlumder Genel Başkanı Ayhan Bilgen, İslamcılığı “cebinde” saydığından olacak, daha çok “Kürt halkı” temsilcisi sıfatıyla konuşuyor röportajda. “Kürt halkı” şöyle istiyor, “Kürt halkı” böyle düşünüyor, “Kürt halkı” şunu arıyor gibi cümleleri çok rahat kullanıyor. Bu konuda, Abdullah Öcalan’la, Leyla Zana’yla, Hatip Dicle’yle vs. yarışıyor.” deniyor yaptığı bir röportajın tanıtımında. Oysa Mazlumder gibi bir kuruluş kolay kurulmuyor. Kurulsa bile toplumda ve resmi makamlarda temsil kabiliyeti kolay kazanılan bir şey değil. Böyle makama gelmiş birinin daha dikkatli ve daha özenli bir siyaset izlemesi gerekmez mi? Bunun sonucu gidilecek nokta “bağımsız adaylıktı” o da oldu, sonunda.
Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı gibi yüzlerce vakıf ve derneğin üye olduğu tüm ülke çapında binlerce şubesi ile bir ağ gibi ülke sathına yayılmış bir kuruluş kendisinden hiç de beklenmeyen bir çıkışla ulusal gazetelere verdiği resimli ilanla Menderes, Özel ve Erdoğan’ı demokrasi kahramanı ilan ediyordu. Ülke çapında milliyetçi ve muhafazakar bir kitleyi tek örgüt etrafında toplamış bir kurum neden bu kadar basit bir ilan verebiliyor. Hayatta olmayan rahmetli Menderes ve Özal neyse ama Sayın Erdoğan’ın o resimde yer alması diğer partilere gönül veren üyeler ve sempatizanlar gözünde Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nı ne hala sokar bu düşünülemez mi? Nitekim Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı genel kurulunda bu ilan ve reklam üyeler tarafından kıyasıya eleştirildi.
Bunun son örneğini Hukukçular Derneği ilanında gördük. Anlaşıldı ki bu ilk ilan yaklaşan seçimde Sayın Erdoğan’ın onayını almaya çalışan milletvekilliğine aday işgüzar yöneticilerin bir eseriydi. Hukukçular Derneği Genel Başkanı Hüsnü Tuna, Ak Parti Konya 5.sıradan aday olunca bu dernek de aynı ilanı vermekte beis görmedi. Tabanını oluşturan insanların bunu nasıl karşılayacaklarını bile düşünmedi. Ancak tepki de gecikmedi. Derneğin iki dönem Genel Başkanlığını yapan Sayın Şeref Malkoç “genel merkezinin kirasını bile zor ödeyen bir derneğin böyle milyar liralık reklamlara kaynağı nerden bulduğunu” sordu. Bunun üzerine mi bilinmez aynı ilan Yeni Şafak Gazetesinin 17 Temmuz tarihli nüshasında bu kez isimsiz yayınlandı.
Sivil Toplum Kuruluşları yapıları gereği elbette siyasetin vazgeçilmez unsurlarıdır; ancak gündelik siyasete ve siyasi partilerin küçük oyunlarına alet oldukları sürece toplum nezdinde inanırlıklarını ve güvenirliklerini kaybederler. Bu da yılların birikiminin bir anda heba olmasına sebebiyet verir ki yöneticilerin istediği de bu değildir, herhalde.