Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Bismillahirrahmanirrahim
Mesut KORKMAZ (1983-2016)
Aklıma hiç gelmezdi. Mesut kardeşim vefat edecek ve bende onun arkasından yazı yazacağım. Lakin Rabbim ne isterse o olur. Bize sadece teslim olmak düşer. Dilimizden “İnna Lillahi İnna ileyhi raciun” sözü dökülür. “Allahtan geldik Allaha döneceğiz.”
-Ah Mesudum!
Yıl 2016 Aylardan 29 Ocak, Günlerden Çarşamba saat 14.00-14.30 suları Öğle namazını cemaatle kılamamış Bende hem çorba içtiğim bir lokanta var İslam beyde hem çorbamı içer hem de namazımı kılmak için dışarı çıtım. Eyüp Kasım Çavuş Caminde tam sünneti kılarken çaldı telefonumu arayan Oktay Ramazan’dı.
- Başkan Mesut işyerinde kaza geçirmiş hastaneye kaldırmışlar yoğun bakımda ‘’dedi. İnanın basiretim bağlandı. Sanki bana bir haber gelmemiş gibi namaza devam ettim. Namaz bittiğinde tekrar Oktay aradı abi Mesut öldü diyorlar. Benim ağzımdan
-Ah! Ah! Mesudum, cümlesi çıktı.
İşte bu sebeple yazımın her paragrafında Ah Mesut diyeceğim.
-Ah Mesut’um!
Facebook sayfanda gezinirken detaylar kısmında buldum aşağıdaki sözü. Hayat felsefeni belirtmiştin anlayana. Tercihi karşındakine bırakmıştın seç diyordun: Nerede Duracağını Kendin Belirle; Başımın üstünü veya ayağımın altını
MESUT HAKKINDA
Nerede Duracağını Kendin Belirle... Benim Ayağımın Altıda Müsait Başımın Üstüde...
-Ah Mesut’um!
Seni Giresun Federasyonun düzenlediği futbol turnuvasında bundan 10 yıl önce tanımıştım. Ben de hasbel kader takımın antrenörü olarak görev yaptım. Seni hemen takımın kaptanı yapmıştım. Tam bir liderdin. Sonra araya yıllar girdi ben Tirebolu Kuzgun Köyü Derneği başkanlığına aday oldum. Kendi yönetimi kurarken ilk aklıma senin ismin geldi. Sonra Adilin oğlu İbrahim Diğer arkadaşları köylülerden danışarak tespit ettim. Sana ilk teklifi yaptığımda
-Başkan sen bizim köylüleri biliyorsun başarılı olma şansın yok, dedi. Bu kadar doğrucu ve gerçekleri hiç çekinmeden söylerdi. Ancak ben inat ettim ve beni kırmadı yönetime girdi. Derneğin Sekreteri oldu.
-Ah Mesut'um!
Meğer bizim derneğin sekreterlik yapanların ömrü kısa olurmuş ben nereden bileyim. Daha önceki yıllarda yine dernek sekreteri Nazmi Pirdal genç yaşında görevdeyken vefat etmiş. Ama bilmez misin ki güzel Mesut’um Üstat Sezai Karakoç ne diyor?
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır
Yoktan da vardan da öte bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Ah Mesudum!
Toplantılarımızda bana verirdin gazı sonra ortalık kızışınca bir iki güzel sözle ortalığı yatıştırırdın. Yüzünden hiç tebessüm düşmezdi. Sevinirdim kendimce ne güzel gençlerle beraber köyümüz için hizmet ediyoruz diye.
Sonra; sonra : Ta ki o gün her şeyin geçici olduğunu bir dahi anladığımız o gün !!!!
Ah Mesudum!
Hastane bütün köylülerimin arasında mesafe olarak en çok bana yakındı. Doğal olarak da ilk ben gelmiştim. Tabi doğrusu İlk gelenler ilk olayı onlar duyduğu için Kadir Has Üniversitesindeki arkadaşlarıydı?
Bu zamana kadar hiç görmediğim insanlarla bir anda ayni acıyı, kederi yaşıyorduk hepimizde bir şaşkınlık vardı. Sonra Mesut kardeşimin 1 yaşındaki kızını gördüm. Bayan bir hemşire onu bağrına basmış ve ana sıcaklığı ile uyutmuştu. Eşin içeride baygınlıklar geçiriyor. Aklı başından gitmişti. Ben içeri girdim ve Hemşire bana dönerek;
-Bu bebeği bakacak biri var mı? deyince hemen eşimi aradım, acil gelmesini istedim. Ve daha sonra duyan geldi. Allah razı olsun köylülerimizden. Ben kime cevap vereceğimi şaşırdım. Gözümden yaşlar akıyor kah Mesut kardeşimin kayınpederini kah amcası İhsan’ı teskin etmeye çalışıyorum. Her kafadan bir ses çıkıyor.
-Ah Mesudum çaresiz kalıyorum.
Akrabalarına Adli Tıpa gitmesin. Savcıya söyleyin diyorum heyhat sesimi duyuramıyorum. Kardeşim belki onlar da kendilerince haklı! Yapacak bir şey yok ve seni bir cenaze arabası ile otopsi için Yenibosna’daki Adli Tıpa gönderiyoruz. Arkandan takip edelim diyoruz nafile İstanbul trafiği izin vermiyor.
Vel hasıl Adli Tıp kapısına geldiğimizde seni çoktan içeri almışlar. Tabi mesai bittiği için yapacak bir şey yok yarını beklemekten başka. Seni bırakıp dönüyoruz geri.
-Ah Mesudum!
Perşembe günü yani ertesi gün süratle işlemler yapılıyor. Önce seni adli tıptan alıyoruz, Beşyüzevler Cenaze istasyonunda seni yıkadık. Ben de senin yıkanman esnasında oradayım. Gözlerin hafif aralık, Yüzünde buruk bir tebessüm, bembeyaz bir ten ve dizinin hemen altında ufak halı sahada top oynayanlarda olan sıyrıklar. Küçük nokta halinde yaralar. Belediyeden otobüs almak için yetkilileri arama. Telefonlar telefonlar ama sonuç alınamayan aramalar. Memlekette çareler tükenmiyor. Hemen bir otobüs ve minibüs ayarlandı. Köye doğru zorlu ve çetin bir yolculuk başlıyor. Yollar ıssız, yollar sessiz, yollar buzlu, yollar karlı ve Fatsa Ordu arası hız limiti 55 km yol boş ancak gidemiyoruz. Cenazen olsa da hikaye ağır, ağır yorucu bir yolculuk.
-Ah Mesudum!
Senin için arkandan ağlamayan yoktu ben de dahil hanımını pek göremedim. Bilerek uzak kaldım. Ancak üç kişinin ağlaması ciğerlerimi dağladı kardeşim. İlk defa tanıştığım kayınpederin Mustafa bey, amcan İhsan ve baban Kadir...
Ne ılık gözyaşlarıydı yarabbi! ihsan kardeşimin gözyaşları meğer beraber büyümüşünüz ayni evlerde. Ya kayınpederine ne diyeyim ah oğlum ah oğlum her gün beni aradın.
–Baba balık hazır gelin derdin. Yetim büyüdün, yavruların da yetim büyüyecek yavrum diye ağlamaları. Ya baban Kadir’in feryatları yıktı yerleri çıktı göklere tüm dünya ve arz duydu bu sesi Yarab! Allah’ım ne olur bize evlat ölümleri gösterme , bizi taşıyamayacağımız yük yükleme…
-Ah Mesudum
Köyde günlerden Cuma, sen musalla taşındasın. Her taraf bembeyaz dağlar taşlar bembeyaz. Beyazlar bürümüş her yanı. Kalabalık bir cemaat aman Allah’ım! Hani millet İstanbul’daydı! Bu insanlar nereden geldi böyle? Şunu belirtmeden geçmeyeyim babanın eski muhtar olması çevresinin de fazla olması bu kalabalığı ortaya çıkardı. Sonra Cenaze namazı ve ebedi istirahatgahın olacak olan aile mezarlığına doğru senin bir kamyonetin arkasından yola çıkışın ve benim mahzun gözlerle sana son bakışım. Elveda, elveda sevgili kardeşim
-Ah Mesudum
Köyde köy muhtarı Sedat dahil herkes gece birlere kadar köyün yolunu açmak için çalışmışlar Allah onlardan razı olsun.
-Ah Mesudum
Senin gerek dernekte görev yaptığın arkadaşların gerekse beraber top oynadığın arkadaşların seni son yolculuğuna kadar yalnız bırakmadılar. Yaklaşık 20 -22 kişilik bir genç topluluk gerek İstanbul’dan Giresun’a giderken kah senin arkanda kah seni olduğun otobüsün önünde eskortluk yaptılar.
-Ah Mesudum
Son olarak Giresun Federasyonun düzenlediği Futbol Turnuvası başladı. Senin kaptan olduğun takımın galiba 4-4 berabere kalmışlar. Senin adının yazılı olduğu formayı kimseye giydirmemişiler. Ben o formayı Allah nasip ederse ailen İstanbul’a geldiğinde eşine ileride oğluna vermesi için teslim edeceğim. Elimizden geldiğince gerek kendim gerekse derneğim senin ailenin yanında olacak elimizden maddi ve manevi ne gelirse yapacağız.
Şahit ol Yarabbi! Biz Mesut kardeşimizden razıyız, memnunuz. Allah’ım sende ondan razı ol ve Adn Cennetlerinde bizleri Peygamberimizin Sancağı altına buluştur. Amin.
01.02.2016 Pazartesi. Saat:19.05