Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Bismillahirrahmanirrahim
Dün bizim Hüseyin İnal'ı Facebook'da Trabzon uçağında görünce haliyle merak ettim. Sordum?
-Hayırdır
-Abim Yunusun kırkına, dedi.
Allah’ım zaman ne çabuk geçiyor! Sonra aklıma geldi. Rahmetli Yunus abinin cenazesine bizde İstanbul’dan diğer akrabalarla birlikte katılmıştık. Gece köye çıkmıştık cenaze evi ve yol akrabalar ve köylülerle dolmuştu. Biz Ali İnal'ın evinde kaldık. Sabah namazını kılınca uyumadım cenazenin bulunduğu eve çıktım. Orada gördüklerimi ve yaşadıklarımı şimdi aşağıda okuyacaksınız.
YUNUS İNAL (1955-2015)
Günlerden pazartesi sabah saat 07.10 soğutmalı cenaze sandukasının içinde Yunus abim yatıyor. Hemen yanında ise eşi, Ağlamaktan sesi kısılmış ancak yinede yanık yanık ağıtlar yakıyor kocasına...
İnsanlar yorulmuş kolay değil sabaha kadar beklemekten dağılmışlar. Ara sıra odaların kapı sesleri ve şakırdayan cam sesleri. Bir ara kızı çıkıp geliyor… “Babam, babam” diye sesli ağlıyor. 1-2 kişi cenazenin yanında onlar da yorgun ancak sanki hiç bırakmak istemiyorlar gibi.
Ben de bir kenara çöküyorum ve onunla şu 15-16 ayda yaşadıklarım gözümün önüne geliyor. Hastalığı belli olunca tedavi için İstanbul’a, oğlu Hasanın yaptığı ve kardeşlerini de yanına aldığı eve geldi. Ev dediğim 5 katlı apartman bu yüzden oğlu Hasan ile gurur duyuyordu.
Kendisi ile haftada bir gün mutlaka uzun sohbetler yapardık ve hastalığından hiç bahsetmeyi sevmezdi. Ona hastalığını unutturan, acılarını, sıkıntılarını unutturan sohbetler yapardık. Dediğim gibi kâh köydeki yaşantı, kâh eski çalışma günleri, kâh da benim parti çalışmalarım.
Ezan okunduğunda kendinden müsaade isterdim bana kendisine dua etmemi ister ben de mutlaka ona ve Ahmet Kâğıtçı isimli bir dostuma ve köyümüzde bitkisel hayatta olan Osman kardeşimize mutlaka dua ederdim.
Beni en çok üzen ise o hastalığında bile beni düşünüyor. Sıkıntılarıma çareler arıyor. Çocuklanma nasihatler ediyordu. Hastalığı artık iyice ilerlemişti, köyünde ölmek isteğinden çocuklarına kendisini köye götürmelerini istemiş ve köye gitmişti. Bizimde oğlum Mehmet’in düğünü vardı ne yapacağımızı şaşırmıştık. Kardeşi Hüseyin ile bu konuyu konuşmuş; “Abi sen mecburen cemiyetini yapman gerekir” diye bana üzülme demişti. Oğlum Mehmet ile de konuştuk böyle bir şey olursa kesinlikle müzik, kemençe olmadan düğünü yapacaktık.
Evet, inanın Yunus abi bizi bekledi. Buna bütün kalbimle inanıyorum. Çünkü düğün gecesinin sabahı 05,15 de yunus abinin vefat haberi bizlere ulaşmıştı. Yine yollara düştük. Ben o gece düğünü yapıp saat 01,30 da partimizin seçim tanıtım programı için teşkilat ile Ankara’ya gitmek üzere yola çıkmıştım. Vefat haberini sabaha yakın Kızılcahamam yakınlarında aldım. Ve dedim ki; '''Rabbim senden geldik, sana döneceğiz. Bizlere ve ailesine sabır ver.''
Allah rahmet eylesin. Mezarı cennet bahçelerinden bir bahçe olsun, altlarından ırmaklar akan adn cennetinde mekânı olsun. El Fatiha