Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Ne kadar zor cevap verilebilir bir soru değil mi? Ama kolaycı bir insansanız ,aceleci davranıp tabi isterim…ne eksiğim var…diyebilirsiniz.
Gerçekten dünya sahip olunabilecek bir mekan mıdır?
Elbette…İnsan,dünyanın hizmetçisi olabileceği gibi,hakimi de olabilir. Bu ,maddi anlamda da, manevi anlamda da yaşanmış bir gerçekliktir.Hz.Süleyman,Hz.Zülkarneyn ve hatta tufan sonrasını katarsak, Hz.Nuh dünyanın maddi anlamda tek hükümranı olmuş insan/Peygamberlerdir. Bu meyanda dünyaya tek başına hükümran olmuş bir insanı daha ben duymadım. Bu yazıyı okuyup ta bilen varsa, lütfen beni de bilgilendirsin. Her ne kadar tamamına hüküm sürmese de dünyanın çok büyük bir bölümüne sahip olmuş medeniyetler de söz konusudur. Roma imparatorluğu, Devlet-i Al-i Osmani vs…Bu medeniyetler ya zulümleriyle (Fir’avn, Nemrut, Neron gibi), ya da adaletleriyle anılırlar(Hz.Ömer’in adaleti ile nam salması, Osmanlının pek çok uygulamaları gibi).
Manevi yönden de yaşanan her çağda,Allah (c.c.), insanlar içinden, nebiler veya alim ve salih zatlar vasıtası ile irşad yolunu açık tutmuştur. Bu insanlar, bazen zahire müdahalede bulunmuşlar, idarecileri müspet olana yönlendirmişler, onların adaletle ve hakkaniyetle idarelerine vesile olmaya çalışmışlar(Şeyh Edebali, Akşemseddin, Molla Gürani, Zenbilli, İmam-ı Rabbani, Ahmed Ziyaüddin-i Gümüşhanevi Hz…vs.),bazen de irşat vazifelerini halka yönlendirip, temiz bir toplumun manevi dinamiği ve önderi olmuşlardır(Hacı Bektaş-I Veli, Yunus Emre, Mevlana, Abdülkadir-i Geylani, Mevlana Halid-i Bağdadi, Hasan-ı Basri gibi…) .İslam tarihi boyunca, hem hakkın ve hakikatin sesi olup, hem de zalimin zulmüne engel olmaya çalışarak, olması gerekeni yapan pek çok örnek insana rastlamak mümkündür (Hz.İmam Hüseyin, İmam Ebu Hanife, İmam Ahmed İbn-i Hanbel, Said İbn-i Müseyyeb,)
Bu gönül ve yürek insanları,mazlumun yanında bulunmayı,zalimin zulmüne engel olmayı bir şeref addetmişler, hayatları ilim ve irfan, edeb ve adab ile geçmiş, Hakk ve hakikat namına asla taviz verme tarafı olmamışlardır.
Her inanç sahibi insan bilir ki, dünya fani, yani geçici bir duraktır.Yine de O, her üzerinde bulunanı ihtiraslarla, makam, mal-mülk sevdası ile, şehvetlerle kendine bağlayıp, sarhoşluğuyla kendinden geçirmeye, adeta aşkla kendine bağlamaya kurgulanmış bir oyun ve eğlence mekanıdır.
Bizim durumumuz bu anlatılanlar karşısında ne olmalı?
Dünyayı, aşkla sevip ona hizmetle, kendimizi kaybedip, enaniyet hissimizi kabartarak, materyalist (sadece maddeyi,kazanmayı, dünyalık hedeflerini düşünen, kendi nefsinden başkasını tanımayan) bir duruşumuz ve yaşantımız mı olmalı?
Yoksa, paylaşımı esas alan, Hakk ve adaletin tesisi için çalışan, nefsini sorgulayan, yaşadığı her anın hesabını vereceği imanıyla, kardeşlerinde ve imani değerlerinde fena olan (önceliğini onlar yapan) bir mücadele adamı profili mi çizmemiz gerekiyor?
Biz, duruş,yaşantı ve kanaatlerimizde, rabbimizin buyruklarını, haram ve helallerini, peygamberimizin hayat düsturlarını, ilim ve güzel işlerde önderlerimizin sergiledikleri tavırları ve beyanlarını öncelik olarak kabul eden bir imanlılar topluluğuyuz.
Onların bu konudaki tavrı, özetle şudur:
1. Dünyanın içine girin, dünya sizin içinize girmesin. mealen; dünyada nafaka temini için çalışılmalı, ancak faniliği unutularak, bir ideal, tek hedef haline getirilmemeli, bize, imani değerlerimizi, kulluğumuzu ve insanlığımızı unutturmamalıdır.
2. Dünya cifedir(pisliktir). İtibar edip, onun uğruna kalp kırılmamalı, düşmanlık beslememeli, din ve dünya hayatı ile ahiret kazancı heba edilmemelidir.
3. Müslümanlar, dünyada, Allah için halifedir(yeryüzünde onun hükmünün tesisi ve emrince yaşantının sağlanması için çabalaması gerekendir).
4. Hakkın hakimiyeti sağlanmalıdır(Tabii hukuk ta denilen, ilahi adalet sağlanmalıdır). Bu yolda mücadele bırakılmamalı, iyi emredilip, kötü terk edilmeli/terk ettirilmelidir.
5. Zalimlere engel olunmalıdır, asla destek verilmemelidir. Zalimin zulmüne engel olmak, zulmünü yüzüne haykırmak bir iman ödevidir.
6. Mazluma, düşküne, yetime yardımcı olunmalıdır. Mazluma yapılan zulmü gördüğü halde engel olmamak büyük bir vebaldir ve imanı tehlikeye sokar.
7. Dünya bir oyun ve eğlence alanıdır. Hakikaten yaşadıklarımız, eşyalara biçtiğimiz değerler, al-ver işleri, makamlar, han ve haneler, bağlar/bahçeler, eşler ve çocuklar birer oyun gibi değil midir? Zaman zaman yılların sanki bir hayal gibi, nasıl akıp geçtiğini konuşmaz mıyız dostlarımızla? Gerçek veya yapmacık olsa da her eylem bir oyun değil mi sizce?
8. Geçicidir; şimdiye kadar Sultan Süleymana bile kalmamıştır değil mi?
9. Bir sınama, imtihan yeridir.
10.En önemlisi, dünya ahiretin tarlasıdır…Bir kazanç kapısıdır...Dünyada niçin yaşıyoruz? Allah’ın bizden razı olması için…İşte, razı olacağı veya olmayacağı işleri burada yapıyoruz. Meşhur bir atasözümüz vardır: Ne ekersen onu biçersin.
Bizden öncekiler, hayatı ya yaşadılar, olumlu ya da olumsuz…Ya da seyrettiler. Bu seyirleri, onlara ne kazandırdı bilinmez. Ama,genel kabul gören anlayış şudur: “Hayat Seyredilmez,Yaşanır…
Televizyon seyreder gibi olayları seyreden bir insanın, olaya müdahalesi söz konusu olabilir mi?
Vak’ayı yaşamak, seyretmemek gerekiyor.
Madem ki, sayılı nefeslere sahibiz ve her anımızın hesabı var. Ya hakkın yanında olacağız ya da batılın.
O zaman ya hakkın hakimiyetinin mücadelesinin içinde olacak ve yaşayacağız.Netice olarak kazanacağız.Ya da seyirci kalacağız ve kaybedenlerle birlikte olarak ,tehlikeli ve olumsuz bir durumla karşılaşmak gibi vahim bir netice bizi bekliyor.
Akıl sahibi olan herkesin, olayları aklın kantarında iyi tartması gerekir. Yaşadıklarımız, ömür sürecinin parçalarıdır...Dünya da ,yaşadığımız imtihan sürecimizin mekanı…
Olumlu ya da olumsuz, hayatı ve dünyayı yaşıyoruz,son nefesimize kadar da yaşayacağız.Onu zarar veya kar hanesine çevirmeye yönelik iradeyi,yaratanımız bize vermiştir.
Şimdi, karar bizim kararımız olacak…Ne dersiniz?
‘‘DÜNYANIN SAHİBİ’’ OLMAK İSTERMİSİNİZ?
Yazıdaki eksiklikler bize aittir,Tevfik (başarı ve muvaffakiyetler) Allah’tandır. Eksik bıraktığımız şeyler için hatırlatma da bulunabilir veya kendi düşünceleriniz ile yoğurabilirsiniz.